6 Şubat 2016 Cumartesi

yakarış

            İçimde bir feryat var.Gülen yüzüme yapışan bir yakarış.Bir isyan.Ağaçta bir yaprak bedenim.Sanki rüzgar değse kopacak,güneş değse açacak bir tomurcuk.İçim içime sığmıyor,beynim kafama,kalbim göğsüme.Patlayacak bir el bombası yüreğim.
            Gündüzleri pervasızca sızana kadar yorduğum bedenimi, uykuya teslim ettiğim rüyalarım. Uyanınca kendime göre açıkladığım iyimser yorumlarım.Ahhh benim deli gençliğim.Gün gün kaybettiğim diriliğim.Bakmaya doyamadığım pamuk ellerim, küt kesilmiş tırnaklarım.Cesaretle sunduğum gerdanım.Ahhh benim hiç bitmez sandığım güzelliğim.Heycanlarım.Enerjim.Bitmek tükenmek bilmeyen isteklerim.Seven,sevilen sümbül kokan sevdam.Yarım kalan sevinçlerim,tamı tamına yaşadığım acılar.Ayrılıklarım,kavuşmalarım,hasretlerim.Ahhh benim duygularım.Yangınlarım.
              Babammm.Babacığım.Seninle gönderdiğim sırlarım.Unutulan yarınlarım.Yarınlardan korkularım.Bana ne olacak hiç bilmiyorum.Kimse bilmez değil mi.
              Çocuklarım mutsuz olmasın babam.Elimden bu kadarı geliyor.Çok şükür bakabiliyorum onlara.Yedirmek,içirmek,giydirmekse marifet, hepsini yapıyorum.Çocuklarımı çok seviyorum ve bunu her an onlara hissettiriyorum.Benim kızlarım onları ne kadar çok sevdiğimi bilir babam.Lakin onlara güzel yarınlar bırakamamak kötü çok kötü.Tek başıma bu kadarım.Sen olsaydın her şey farklı olurdu.Benim ve kızlarımın yarınları senin sıcacık kalbinde son bulurdu.İşte hayatın her sayfasına dik bakabiliyorum da konu sana gelince diklik falan bitiyor.Avazım çıktığınca bağırmak istiyorum bu gece.Dayanmak çok zor, çok özledim canımın dibi babam.Kokuna hasret bitecek ömrümün her günü yıkıla yıkıla, oralardan duyarsan gönül koyma bu yakarışa.
            

cennetin gözleri açık

              Az önce eve geldim baba.Soğuk.Çok soğuk.Dondurucu.Evim denize oldukça yakın olduğundan rüzgar fena savuruyor.Sevdiğim adamın aldığı paltom,ablamın ördüğü berem,atkım,salı pazarından aldığım kavuniçi eldivenlerim.İçimde genç kızken"nasıl giyiyorlar" diye hayrete düştüğüm yün fanilam.Gittiğim mesafe belediye otobüsüyle yarım saat,duraktan evime yürüdüğüm yol altı dakika.Kemiklerim bile donmuş.Son bir işim vardı.Bir banka ATM sine uğradım.Camekanın içine soğuktan kıpırdamaya hali olmayan bir sokak köpeği yerleşmiş.Altına hayvan sever  birisi" Allah razı olsun" polar bir battaniye koymuş.Ben sadece başını okşayabildim.Yok merak etme ona Lokumun mamasından götüreceğim, aklımda.
             Daha sonra Martı Ekmekten ekmeğimi aldım.Hare Şarküteriden sütümü.Yeni sağılmış taze süt.Sen içine ekmek doğrayıp yemeyi çok severdin.Ben de yarısını yoğurt mayalıyorum,kalanını da sıcak sıcak kızlara içiriyorum.Köşede üçbeş çocuk.Yaşları onbir oniki.İnanır mısın babam üzerinde kendine iki beden büyük incecik bir ceket.Diğerinde o da yok.Birbirlerine yapışmış sebze kasalarının üzerinde oturuyorlar.Ayaklarında bot mot hak getire.Hani söylerken ağzımızdan kolayca çıkıveren iki kelime,Sokak çocukları.Pazar alışverişi yapanların torbalarını ,üç beş kuruşa taşıyorlar.İşi biten geliyor kasanın üzerine tünüyor.
              Burnuma gelen gözleme kokusuyla karnımın fena acıktığını hissettim.Tahta sedirlerden birine,siparişimi verip oturdum.Anne,teyze ve oğul beraber küçük bir düzen kurmuşlar.Sağı, solu, üstü,her yeri açık,küçücük bir alanda verilen büyük ekmek kavgası.Gözlemeyi yapan kadını izlerken benim ellerim utançtan üşüdü.Birer tane çocuklara ve ATM deki köpekçiğe de yaptırdım ve oradan ayrıldım.
               Bugün gördüklerim,televizyonda haberlerde hemen hemen her gün dinlediğim,büyük şehirlerde her sokakta rast geldiklerim var ya baba, onlar hayatın şehitleri.Onlar birer kahraman.Ama ben biliyorum.Bir gün
Yaradan  onları cennetin en güzel yerine alacak.O zaman, o kahramanlar bizi seyredecekler.Belki dört dörtlük görüntümüzün içindeki acizliğimize belki de kalın paltolarımızın içindeki çaresizliğimize dua edecekler.Cennetin gözleri açık babam...

30 Ocak 2016 Cumartesi

doğumgünüm

          Bugün benim doğum günüm babam.Ana rahminden kucağına verildiğim gün.Bugün sanki iyileştiğimi hissettim.Çok mutlu oldum.Aslında hiç umudum yoktu bugünden.Çünkü yarın yiğenimin yani torununun nışanı var.Yani telaş koşturma var.Herkesin üstüne düşen görevler.Güzel,hoş telaşlar.Rabbim mutlu etsin işallah.
          Sabah uyandım.Kahvaltı sofrasında başladı kutlamalar.İyiki doğdun ablam,iyiki doğdun kızım,mutlu yıllar arkadaşım,nice yıllara Narin"cim,iyi ki varsın Zeliş....
           Günlük telaşa düşmüş, kızımın istediği kuru fasülyeyi pişirirken, Ozanım aradı.Rabbim bana erkek evlat vermedi.Ama yiğenlerim de erkek evlat eksikliğini hissettirmedi.Akşam üzeri ablamı alıp geldi.Kızlarımı da aldık balık ekmek yemeğe gittik.Pastamı da almış.Yemek dönüşü evimize geldik çayımızı demledik,pastamızı üfledik.Mustafam da geldi babam.Oğlun.Bize bıraktığın mirasın.Hediyelerim de cabası.Mutluyum işte babam.Mutluyum.Ne güzel bir aileyiz biz.İyi günümüzde de biriz kötü günde de.Sen gittin ne bayramlar ne doğum günleri tat verdi.Hani ağzının tadı bozulur ya hasta olunca yediğinden, içtiğin cıgaradan zevk almazsın.Ama ben ilk kez babam, ilk kez bugün tat aldım.Tamdım.Sen ne güzel kardeşler bıraktın bana.
          Bugün benim doğum günüm babam.Umutlarımın,beklentilerimin,heveslerimin yeni yılı.Eğer varsa oraya haber uçuran, pastamın diliminden,hediye paketlerimden,ağız tadıyla içtiğim çaydan,salonumdan,koltuğumdan selam babam...

17 Ocak 2016 Pazar

ZÜLKÜF

      Soğuk karlı bir Ocak günü,Şefika ile Mustafa"nın mutluluğu paha biçilmezdi.Zülfikar Peygamber"e adanan oğulları sonunda kucaklarındaydı.Eski bir inanışa göre kiii ben hala inanıyorum,"Bir insanın çok büyük dileği olmasını istiyorsa,Tanrıya dua ederken Peygamberlerimizin de isimlerini söyleyerek duanın derecesini artırması gerekiyor"Şefika da ardarda gelen kız çocuklarının ardından böyle bir duada bulunmuş ve Tanrı duasını kabul etmiş.Mustafa doğu kökenli olmasına rağmen,kız çocuklarını da çok severmiş.Şefika da sever fakat Erine,eşine bir oğlan vermek tek dileği imiş.Sonunda dua kabul zamanı gelmiş ve Zülküf hayata,onu sabırsızlıkla bekleyen ailesine merhaba demiş.
       Nazarlara gelmesin diye Zülküf"ü yere göğe koymadan büyütmüşler.Hatta abartıp uzun zaman kız elbiseleri de giydirmişler.Ruhlarının piri olmuş.Gözlerinin nuru.Zülküf dopdolu bir çocukluk yaşamış.İlköğretimi oldukça başarılı bitirmiş,liseye de askeriye de okumuş.Yakışıklı,akıllı,zeki ve geleceği gören bir yapıya sahip aslan parçası,İzmir"de ,17 sinde Yücel"e aşık olmuş.Beyaz tenini ışıl ışıl yapışmış yeşil gözleri,Zülküf"e duyduğu sevgi ve saygıyla harika bir eş olmuş.Yücel Zülküf"üne, ikisi İzmir,ikisi Diyarbakır doğumlu,üç kız bir erkek evlat vermiş.Bazen zor bazen kolay,bazen az bazen çok yaşayıp gitmişler.
       Zülküf mesleği gereği otoriter,sert duruşlu,oldukça da kuralcı.Titiz.Temiz.İş sorumluluğuna sahip.Vatanını seven,toprağını seven,okumayı,yazmayı,haberleri,mahallesini,mahalledeki bakkalı,kasabı sever.Saatini,ölümüne beş kala bile sorduğu saatini,radyosunu,tül çiçeğini sever.Adını söylerken kanım çekiliyor babam.Her hücrem hop oturup, hop kalkıyor.Grurlanıyorum adının her harfinde.Bak bu satırları yazarken bir kez daha ne kadar şanslı olduğumu hatırlıyorum.Sen, özel bir insan olan dedem Mustafa,ninem Şefika oğlu Zülküf Ergin,ben,yüreği,hayatı,sevgisi,görgüsü,töresi özel adam ile kadının kızı Zeliha Ergin.Hep duyarım, Tanrı bazı kullarını doğarken, cennetiyle beraber gönderirmiş.Cennetimden cennetine selam babam.

13 Ocak 2016 Çarşamba

dört kardeştiler

        Okullar kapanmıştı.O yaz ve her yaz olduğu gibi Diyarbakır"a yolculuk vardı.Okulun son günleri bitmek bilmezdi.Özlerdik be babam.Amcamları,dedemin evini,yengemin çilek reçelini,somun ekmeğini özlerdik.Kardeşlerimle beraber tatlı bir telaş yaşasak ta her zaman olduğu gibi tüm yük annemindi.Bavullar hazırlanır,oradakilere götürülecek hediyeler paketlenirdi.Bir de yolluk yapması gerekirdi.Tek maaşla altı nüfus,28 saat yol nasıl doyurcaktın bizi.Annemin değişmez yolluk menüsü süperdi.Sarma,İzmir köfte ve açma börek.Birde kahvaltı için haşlama yumurta,peynir falan.Yolda bir çayımızı alır ha birde her molada altı kişi tuvalet parası verirdik.Of babam of mucize bir adamdın sen.Yol boyunca benim midem bulanır poşet,Mustafam sıkılır,kıpır kıpır durmak bilmez oyala,ablalar hanım hanımcık eziyetleri olmaz,işte öyle böyle güle ağlaya varırdık memlekete.
         Amcamlar karşılardı garajda.Dünyalar bizim olurdu.Biz hep sevdik babam.atamızı,dedemizi,amcamızı hep sevdik.Çok sevdik.Çünkü onlar biraz da sendi.Sendendi.Sana duydukları sevgi saygı,şimdi buraya yazsam bunları unuttuğumuz bu zamanda insanlar abarttığımı düşünür inanmazlar.Ama vallaha da billaha da öyleydi.Sevgi içinde unutulmaz dört hafta geçirirdik.Hiç birimiz dönmek isteme se de senin iznin bittiği için dönerdik.İşte bu dönüş yolculuklarının birinde, herkesle vedalaşmış,üç amcam tarafından garaja götürülüyorduk.Birden öndeki arabadan adamlar indi ve ne olduğunu anlamadan koptu kıyamet.Hangi ara arabadan indiniz,hangi ara adamlara giriştiniz anlamadık bile.O kadar korkmuştuk ki annem hangimizi kucağına sarsın.Soğukta annesinin memelerine sığınan kediler gibi sadece kafalarımız kalmıştı dışarda.Sonra yoldan geçen arabalar da durdu.Kavga yatıştı.Meğerse adamlar yol boyunca sorun çıkaran tiplermiş.Şimdi nerden geldi bu aklına diyeceksin.Bu benim unutamadığım anlardan biri.Siz dört kardeştiniz.ve orda artık gözümde devleşmiştiniz.Artık biliyordum çünkü.Başımıza ne gelirse gelsin bu dev adamlar bizi korur.Öyle de oldu.Hayatımız boyunca ve tüm varlığınızla bizimleydiniz.
           SİZİ SEVİYORUM GÖNLÜMÜN PADİŞAHLARI.SİZİ ÇOK SEVİYORUM

ortaköy

          Ortaköy"de bir çay bahçesindeyim.Gözlerim az ötede martı kavgaları ve denizin ahenkli dansına dalmış.Kudurmuş insan atıkları sokak kirliliğine sebep olsa da  tertemiz kalmış bir küçük alan.Sokağın başında takı tezgahlarına bakarken gördüm onu.Elini sımsıkı tutmuş yağdan yapışmış saçlı çocuğun.Tezgahtar benim aldığım bordo lameli taşlı küpeyi paketlerken usulca ama büyük bir el çabukluğuyla tezgahtan bir şey indirdi cebine.Küçük kızla göz göze geldik o an.Öyle bakıyordu zaten boş boş.Sonra uzaklaştılar.Ben de susarak suçlarına ortak oldum.Borcumu ödedim ve yürüdüm.Benimde elimde,elini bıraksam oracığa çökü verecek kızımın elindeydi.Beraberce izlemeye koyulduk.Az ötede sıcak simit aldı,yarısını kızına yarısını kendine paylaştırdı.Biraz daha yürüdü denizin dibine yere oturdu kızını da kucağına aldı.Ayakları çıplak değildi.Başı kolu sarılı da değildi.Ağzından tek hece bile çıkmıyordu.Etrafınla ilgisi yoktu.Sanki dünya oturduğu taştan ibaretti aldığı nefeste kucağındaki bebekti.Sonra cebine uzattı elini.Az önce takıcı"dan yürüttüğü parçayı çıkardı ve çocuğun parmağına yerleştirdi.Pislikten simsiyah olmuş tırnaklarının beslediği o yumuk parmağına taktı.Sonrada uzunca bir seyretti.Gülümsedi yavrusuna.Belli ki kar tanesi kadar temiz pak görüyordu evladını.Bunun için miydi yani.Açlık değil,çaput değil alt tarafı mini cik,mini minnacık bir yuzuk için mi.Ellerim fena titredi o an.Midem bulandı.Neden baba neden neden.Oysa ben sabah saatlerinde kızıma pembe bir mont  almıştım dolapta iki tane daha varken.Biliyorum yanımda olsan kızardın.Suçlarına gözyum ,duğum için değil,varken üstelikte yeninin ne olacağını anlamıycak yaştayken müsriflik yaptığım için.
          İşte sen busun babam.Bak yoksun.Yoksun ama bana işlediklerin var.Öğütlerin.Anlattığın menkıbelerin.İşte sen busun babam.Ortaköy"de bir çay bahçesinde,sana mahçup olmanın sıkıntısı içimde.


8 Ocak 2016 Cuma

Bilinmeyenler

        Bugün gelen maillerde,hem şaşırdığım hem mutlu olduğum bir yazı vardı.Dedemin kız kardeşinin torunu  senin halanın torunu babam.Avusturalya"dan yazmış.Sana yazdığım mektuplardan ulaşmış bana.Uzun uzun yazmış,çocukluğundan bahsetmiş.Dedemin evinde sizlerle geçirdiği anılarından.Sonra uzun yıllar geçmiş.Aramış.Birçok akrabamıza ulaşmış ve görüşmüş Mersin"de Yıldız Halamın çocuklarınla tanışmış..Bilirsin gurbet adamı dağıtır.Herkes bir yerlere göçüp yapışır hayatın bir kıyısına.Bir şeylere tutunur.Bu tutunuş meşakatli ve uzundur.Bundan dolayı insan uzaklaşır insandan.Fakat bir gün,bir sebep sunar Allah ve yollar yine kesişir.
        Maildeki satırları heyecanla okudum.Dünyanın bir ucu ve ucunda yine sen.Sana duyduğu sevgi ve saygıdan bahsetmiş.Okurken çok da grurlandım..Davet ettim Türkiye"ye.Evime.Hoşuma gidiyor seni bilenlerden, bilmediklerimi öğrenmek.Mesela ben senin çocukken hangi sokak oyunlarını oynardın bilmiyorum.Meşeleri yutarmıydın,,yutulur muydun.Körebede yakalarmıydın,yakalanırmıydın.Şimdilerin değimiyle ilkokulda kankan var mıydı.Bir keresinde çocukluğuna duyduğun özlemden bahsetmiştin.Sesin daha da çatallaşmıştı.Bugün gibi aklımda.Neydi o özlemler bilmek istiyorum.Ben de çocukluğuna hasret çocuğum baba.Orda sen vardın.Kokun,sesin,nefesin vardı.Saçlarımı okşayan ellerin,her görev dönüşü yuvaya gelen ayakların ve kalbimi tepeleme doyuran sevgin vardı.DUAN vardı...

Keşke

             Keşke bütün soruların cevabı cebimde olsa babam.Bunun için miydi bütün bedeller.Bunun için mi ödendi."Bu şehirle kavga edelim.Son gecemiz miş gibi yakasına yapışalım"diye birkaç cümle kalmış hafızamda.Muhtemelen pembe dizilerin birinden.Ya da bir sinema senaryosundan.Yapışalım da babam neresinden tutalım.Tenha mahallelerin,kalabalık suçlularına mı, lüx sokakların parlak bahçe lambalarına mı.
             Hakikatten bazen sihirli bir değneğim olsun istiyorum.Kızımla bir akşam vakti çıktığımız yürüyüşte rast geldiğim çocuğa,Antep"e" giderken garajda göz göze geldiğim,baksan yaşı otuzlarda yüzü üç yüz yıl geçmiş adama,semt pazarında tam yedi torun,bir gelinine bakan Kadriye Kadın"a ve daha nicelerine bir dokunuşta,gözlerinin içini biran bile olsa güldüre bileceğim bir değnek.
             Küçükken dilimde fatiha gibi ezberlediğim bir şiirim vardı.Her gece okumadan yatmadığım.Gözümü yıldızlara diker dualarıma şahit kılardım."Tanrım,bana öyle bir dünya ver ki,sokağa düşen çocuk,evine ekmeksiz dönen adam.geceleri titreyerek çalışan insan olmasın.Tanrım bana öyle bir yağmur yağdır ki suçlar,hatalar,mumyalanmış günahlar ,merhametten yoksunlar yıkansın,arınsın,yok olsun.
             Kafamın içinde bir sürü soru.Ne olacak halimiz.Giden gitmekle kurtuluyor mu,kalan kaldığınla tükeniyor mu.Ne olacak halimiz.Eğer ben senin kanını taşıyorsam,eger ben kendimden başkalarına da dua edebiliyorsam secde de, eğer Rabbimin sevdiği bir kulsam gözlerim kapalı gezemem baba.Bazen kulağıma geliyor etraftan."Hangi birine yardım edelim"diye.Tav oluyorum o zaman deliriyorum.Vallaha da Billaha da deliriyorum.Bir yumurcağın ellerini tutabiliyorsam avcumda,sertleşmiş,kırış kırış olmuş yanaklarını öpebiliyorsam bir yaşlının,hastane koridorlarında bakçak kimsesi olmayan bir hastanın sondasına bakabiliyorsam eminim ki hayat bir yerlerde sökülmüş yaralarını onarıyor.Eminim bir yerlerde senin gibi,benim gibi merhameti bilen insanlar var.Eminim Tanrının onlara gönderdiği melekleri de var.Hani dediğin gibi.Hep söylediğin gibi."Herşeyi,herkesi severim yaradandan ötürü"Güzel geçmeli her insanın en azından hayatının bir günü...

3 Ocak 2016 Pazar

kızımmm

        Yıkık bir şehir gibiyim.Onarılmaz, onarılsa da adam olmaz.Hayat bazen göz kırpar sana.Nefesin nefesime dokunur.Ruhun ruhuma.Gök parçalanır da sel sarar ya her yeri yıkar, geçer.Böyle birşeydi seni bayrağa sarılı yolcu etmek.Sen, her şeye yakışan sen, sanki yakışmıyordun babam o yollara.
         Limon ağacına bakan bir balkonum var.Keşke burada seyreylesek küçük sarı mucizeyi senle.Evelsi gündü.İrem izinliydi.Kahvaltımızı etmiş ana kız tellendiriyoruz püfür püfür.Saçlar dağınık,üstünde pembe mikili bir pijama ve dilinde bir türkü tutturmuş mırıldanıyor.Yedi yirmi dört açık radyomda ayrı telden eşlik ediyor ortama.Evimizin mutfağında seninde seksenli yıllardan kalma radyon vardı ve kendimi bildim bileli çalardı.Sadık dostlarından biriydi.
         İrem çok büyüdü dedesi.Tam bir yol arkadaşı,dert ortağı,sırdaşım,yoldaşım oldu.Beni her zaman anlayan bir evlada sahip olmak çok hoş.Seni seven,saygı duyan,seni kaybetmekten korkan küçücük yüreğinde saklı minik elleri büyüdü babam.Bugünlerde belli ki sıkıntılı deli danalar gibi yemek yiyor.Üç gün sonra her şey yoluna girer ve yine rejim krizleri başlar.Genelde son derece neşeli,enerjik.Baksan gençliğimi görüyorum onda.Bir bilsen kardeşine küçük evhamlı bir anne.Sen küçükken de kızımı çok severdin dedesi."Bu kızın içine cüce kaçmış"derdin.İçinde tutmaz, hemen olmazsa da mutlaka söyler derdini.Ama ben istiyorum ki bir bakışta sevincini de üzüntüsünü de anlayabileyim.Senin gibi.Babam gibi.
         İremim bana söz verdi baba.İnsanları,kuşları,taşı toprağı sevecek.Özenle sakladığı albümünde  akrabaları,arkadaşları,eşi dostu baki kalacak.Vatanını sevecek.Başka bir şehirde depremler olsa acısını yaşayacak huzurla yattığı yatağında.Çıplak ayaklı bebelere çorap,ceketi yamalı ninelere ilmek olacak.Babasına,atasına ,örfüne,adetine sadık bir insan olarak yürüycek yolunda.İremim bana söz verdi.Kızım her zaman sözünü tuttu,tutar babam.


2 Ocak 2016 Cumartesi

Muhlise Teyze

         Bugün otobüste arkamda oturan genç bir adam dert yanıyor yanındaki ellili yaşlardaki kadına."Ne yaparsam olmuyor yetmiyor.Krediyi krediyle kapattım şişti borç.Oğlanı basket kursundan aldım,üç gündür benimle konuşmuyor.İşler boka sarıyo Muhlise teyze.Aklım gidip geliyo"İsmi gibi muhlis bir kadının verdiği cevaba bak babam."Oğlum yapma böyle.Senin için kötü görünen bu şeyler elbette bir hayır saklıyor içinde.Sabret.Eşine borcu yapıp tek başına yemediğini anlat.Oğluna basket oynamayı seviyorsan her yerde oynayabilceğini anlat.Aklına kaçmanın acizlik zayıflık olduğunu ailen için sağlam durması gerektiğini anlat.Rabbine tüm sıkıntılardan seni kurtarması için dua et.En önemlisi yanımda oturup derdini anlatacak nefesi sana verdiği için şükret."
         Soğuk ocak ayında,buğulanmış otobüs camında başım dayalı,tüylerim diken,yeryüzünde hala senin gibi insanların bulunduğunu öğrenmenin mutluluğu ve zavallı adama dilimde duam..İyiki varsın Muhlise Teyze...,

Cennet

     Bir insanın kız çocuğu olur da ona eziyet etmeden,korursa,kollarsa,severse,evlendirirse,kız erkek çocuk ayrımı gözetmezse Allah bu tutumundan dolayı onu Cennetinin en güzel yerine layık görürmüş.Sen Cenneti hakkedenlerdensin babam.Neden biliyor musun.Bak anlatayım:
      Bir gün bile bizi ezmedin.Ezdirmedin.Adiye şerefsize yedirmedin.Paraya hiç önem vermedin.Biz hep alıcı olduk.Sen verdikçe verdin.Seni sömürdük bilmezden geldin.Suçumuzu görmezden geldin.Hastalandık,annem kadar başımızı bekledin.Sirkeli su ile uzun yıllar dost kaldın ateşimizi düşürcen diye.Gelinlik üzerimizde kuşatırken kurdelayı gözlerine nem düştü.Bebeklerimize adını kuran okuyarak sen koydun.İlk adımlarını bizimle karşıladın.Okumaya başladılar sen ödüllendirdin.En önemlisi de sevdin be canımın canı sevdin.Servgiden tüm acıların tatlılaştığını öğrettin bize.
       Ayışıgı ötelerden sararsa beni,
       İki  kız annesi olarak hakedersem cenneti,
       Kavuşuruz belki ,
       Kutupta yaz gibi özledim seni....
       Kalbimdeki tek teselli......

Oysa ben

       Yaşadığım sürece hiç umutsuz ve şükürsüz olmadım.Güldüm,gözyaşımı sakladım.Gülmelerin ağlamakta saklı olduğunu iyi öğrendim.Susanı  korkak saysalar da sustum.Gri olmadı hiç kalbimde.Ya siyahı vardı gönül sayfamın ,ya beyazı.Sararmış yaprak gibi olur bedenim zaman zaman.Bir çorak toprak.Mor kuşaklı bir dağ diledim tanrıdan.Bozmadım kalbimi,olmazsa olmaz dedim.
        Gönlümden gönlüne bir sitemim var.Olmazsa olmazımsın.Dilimde mızrap yapmış, yıldızlarla anarken seni,sen özlemedin mi sanki beni.Öteler yakın olsun be babam.Yosun tuttu yüreğim.Sanki kayboldu denizler.Gözyaşım gün sayıyor.Solumda dermanım yok.Bir fısıltı gönder bana.   Dile kolay kalbe zor geliyor söylemesi.Gitti demesi.Yok demesi.Gelmiyor demesi.Yollar uzak bitmiyor,burda zaman geçmiyor.
        .Bu sabah güneş bile tuhaftı.Oysa her sabahki ben bendim.Özleyen,seven...Oysa ben bendim.Yorgun.Oysa ben,ben...