Ortaköy"de bir çay bahçesindeyim.Gözlerim az ötede martı kavgaları ve denizin ahenkli dansına dalmış.Kudurmuş insan atıkları sokak kirliliğine sebep olsa da tertemiz kalmış bir küçük alan.Sokağın başında takı tezgahlarına bakarken gördüm onu.Elini sımsıkı tutmuş yağdan yapışmış saçlı çocuğun.Tezgahtar benim aldığım bordo lameli taşlı küpeyi paketlerken usulca ama büyük bir el çabukluğuyla tezgahtan bir şey indirdi cebine.Küçük kızla göz göze geldik o an.Öyle bakıyordu zaten boş boş.Sonra uzaklaştılar.Ben de susarak suçlarına ortak oldum.Borcumu ödedim ve yürüdüm.Benimde elimde,elini bıraksam oracığa çökü verecek kızımın elindeydi.Beraberce izlemeye koyulduk.Az ötede sıcak simit aldı,yarısını kızına yarısını kendine paylaştırdı.Biraz daha yürüdü denizin dibine yere oturdu kızını da kucağına aldı.Ayakları çıplak değildi.Başı kolu sarılı da değildi.Ağzından tek hece bile çıkmıyordu.Etrafınla ilgisi yoktu.Sanki dünya oturduğu taştan ibaretti aldığı nefeste kucağındaki bebekti.Sonra cebine uzattı elini.Az önce takıcı"dan yürüttüğü parçayı çıkardı ve çocuğun parmağına yerleştirdi.Pislikten simsiyah olmuş tırnaklarının beslediği o yumuk parmağına taktı.Sonrada uzunca bir seyretti.Gülümsedi yavrusuna.Belli ki kar tanesi kadar temiz pak görüyordu evladını.Bunun için miydi yani.Açlık değil,çaput değil alt tarafı mini cik,mini minnacık bir yuzuk için mi.Ellerim fena titredi o an.Midem bulandı.Neden baba neden neden.Oysa ben sabah saatlerinde kızıma pembe bir mont almıştım dolapta iki tane daha varken.Biliyorum yanımda olsan kızardın.Suçlarına gözyum ,duğum için değil,varken üstelikte yeninin ne olacağını anlamıycak yaştayken müsriflik yaptığım için.
İşte sen busun babam.Bak yoksun.Yoksun ama bana işlediklerin var.Öğütlerin.Anlattığın menkıbelerin.İşte sen busun babam.Ortaköy"de bir çay bahçesinde,sana mahçup olmanın sıkıntısı içimde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder