19 Aralık 2015 Cumartesi

Ezberim

           Bir yerde okumuştum."Sen benim,görmek için  bakmaya gerek duymadığım ezberimsin"diye.Her halini hatırlıyorum.Ellerini ise hiç unutamıyorum.Bazen amcamın ellerini benzetiyorum sana bazen de dolmuşta hiç tanımadığım bir adamın ellerinde buluyorum bu benzerliği.Gülünce kısılan gözlerimizi senden almışız.Hem de hepimiz.Buğday benizliydin ama sinirlenince sapsarı olurdu tenin.Fazla uzun değildi boyun,kısa dersem de haksızlık olur.Endamlıydın.Askeri kıyafetlerin cirlop gibi sarardı boyunu,posunu.Sivil günlerinde de her zaman takım elbiseli bir paşaydın.Son yıllarda ön tarafı dökülen saçlarını ellerinle yine büyük bir ağırlıkla arkaya tarardın.Ağırdı hareketlerin.Mesela ben seni hiç koşarken hatırlamıyorum.Telaşla bir yere yetiştiğini de.Öyle prensipli ve düzgün yaşardın ki.temkinli olduğun için de her yere söz verdiğin saatte yetişirdin.İnatçı olduğun yerler de vardı tabi.Mesela yıllarca bıkmadan, büyük bir sabırla, taxicilere evin yolunu tarif ederken"ara yoldan gidelim,yukarısı yolu uzatıyor"derdin.O zamanlar bazı uyanık şöförler yolu çaktırmadan uzatıp fazla para aldılar diye.Parasında değildin.Sadece hazmedemezdin.Sonra da gider ihtiyaçlı birine yardım ederdin."Bu ,bunun hakkı"derdin
            Malesef birini sonsuzluğa uğurlarken,bir yanımızı da gönderiyoruz onlarla.Nereye dönersem döneyim dünyanın yarısı hep arkamda kaldığı gibi onlarca işle uğraşsam da aklım hep sende kalıyor.Sende,ezberimde,ellerinde kalıyor babam

Bayram sabahı

       Bizim evde bayramlar her zaman tazeliğini ve canlılığını korurdu.Hani bazen duyardım"Off ya yine bayram geldi.Yine bir sürü telaş,ısrar ve gezme"diye.Sabahın altısında açardım gözümü. Demlenmiş çayın kokusu ve yüzümü ısıtan güneşle.Bir de anamın gülüşü eklendi mi günaydınıma,bayramlar bayram olmuştu bile.Az sonra kapı çalar Mustafam ve sen bayram namazından gelirdiniz.Sevincin hazırladığı soframıza,Neşe çayları doldururdu.Bol muhabbetli kahvaltıdan sonra sırayla,ama hep aynı hizada,annem önde biz arkada elini öper harçlıkları cebe indirirdik.Kuran okurdun ölmüşlerine.Hatim indirirdin.Hemen yanıbaşında hayran hayran izlerdim seni.

         "Bir adam,bir gün,bir yetimin ayağından diken çıkarmış ve adama allah ne gül yolları açmış"Bayram sabahı dinlediğim menkıbelerden biriydi bu ve ben aklıma bir bir kazirdim bu dersleri.Yanagıma bir buse kondurur beraber salona geçerdik.Annem de sende ailenin büyükleri olduğunuz için oldukça kalabalık olurdu misafirimiz.Canım annem,özverilim,kalbi güzelim hiç bıkmadan, oflamadan ağırlardı tek tek.Bizi de gönderirdin büyüklerimize.Bayramlaşalım diye.Nereye gidersek gidelim akşam soframıza mutlaka zamanında ve eksiksiz otururduk.Bize eğer kalbimizden yeşil bir dal sarkıtırsak,mutlaka bülbüller konar diye öğrettin.Öyle de oldu.Sevdik,sevildik,Saygı duyduk,saygı gördük.Dili uzun olanın kalbi kısa olurmuş diye ağzımızdan çıkan her kelime binlerce minik süzgeçten geçirdik.

  
       Bizim evde bayramlar bayram kokardı.Aslına baksan yıllardır sensiz bayramlarımızda, tıpkı sen varmış gibi düzen işlese de, bunu başarsak ta biliyorum ki hepimizin sol yanı eksik.Annem eksik.Kardeşlerim eksik.Gözyaşımız bilmez neden ağladığını.Neden içe aktığını.Bayram sabahlarımız güzel olmasına yine güzel  sadece kaldık KAHRAMANSIZ.


        




CEYLİN...

Merhaba baba.Sana geçen yıl çok sevdiğimiz bir kardeşimizin "KÖR NOKTA"kitabında yayınlanan şiirimi yazmak istedim.Kızıma..Ceylinime yazdığım mısralar...



                                                            CEYLİN
Bir bebeğin ellerinin sıcaklığını,
Damarlarında dolaşan tertemiz kanı,
Kapkaraydı tüy gibi saçları,
O2 Aralık 1997 de tanıdım bu yari.
Günler,haftalar,aylar,
Beklemek,beklemek,yine beklemek.
Gülmedi,görmedi,öpmedi.
Sabretmekten kırıldı bileklerim.
Taşlar bile dayanmazken,
Karamın haline,
Söyleyemedim.
Onunla döndüm hayata,
Doktor,kanımı ,canımı al da
Evladımı geri ver bana.
İnci gibi dişlerini,
Alev saçan gözlerini,
Emziğini tutamayan ellerini,
Tanrım,hediye et kızıma.
Hergün bir yaprak yeşeriyor bedeninde
Her an yeni bir şey öğreniyor beyninde..
Dünyanın tüm nimetleri üzerine olsa
Ağlama bebeğim yazık sana.
Zora düşünce bak arkana.
Beni bulacaksın.
Ceylinimi kimse ağlatmasın.
Benden öte sahip çıkın ceylanıma,
Vasiyetimdir dostuma,düşmanıma.....


                                         Ceylin bugün 19 yaşında mükemmel bir genç kız.Sevgi dolu,akıllı,hanım hanımcık,becerikli,duygusal bir gençkız.Sakın unutmayın"Her zaman umut var"




SÖZ BABA

"Daha doğmamış bir çocukken,
Hayalin sarmıştı beni.
Sevgi dolu yüreğin,
Çoktan,kucaklamıştı beni.
Uykusuz sabahların,
Yorgun akşamların.
Tükenmeyen enerjin besledi beni.
Sen her zaman benimle,
Minicik bebeğinle,
Süt kokan ellerimle,
Yaşayalım birlikte,
Sıcacık evimizde."
     Yıllar önce bir anneler gününde yazmıştım bu şiiri anneme.Sekiz yaşındaydım.Çok zamanlar ve çok acılar geçti bunca yıl.Bir gün"Sevgiler bitmez,sevgi tükenmez"demiştin.Anlam verememmiştim.Şimdi bu satırlarda günah çıkarırken anladım.Annem hep içerlenirdi seni sevişime.Arada "Git hadi,sen babanı öp ancak"diye de sitemlenirdi.Oysa ben onu da çok seviyordum.Ama anneler zaten sevilirdi.Doğarken,daha rahminden çıkarken öğrenerek gelirdik dünyaya.Ben annemi de çok sevdim baba.Bana göğsünden merhamet emziren,cennet kokulu kadın.Fedakarım.Kalbimin sultanı.Onu çok seviyorum.Eminim kilometrelerce uzakta,belki bir komşu mutfağında,kahvesini yudumlarken onun da aklında ben varım.Hani derdin ya"Madama iyi bakın,annenizden bir tane daha yok".Söz babam söz.Vasiyetin koynumda,sözüm senin asil ruhunda.


her dilde seni seviyorum

SENİ SEVİYORUM
ICH LIBE DICH
I LOVE YOU
TI HESTIKIM
ESTOSAF HESKEN
JI AMA
JE JAİME
KIAN KIAN
ENE BE HUBBEK
QUANA MORA
"Yazılım hataları affola,kulağımda kalanlar"

aşkın gözyaşları

      ...Uzat ellerini baba.Al yüreğimi avcuna.Açma sakın bir daha.Bırak kalsın öyle.SESSİZCE ve SENSİZCE.Bazen,gün geceye varmadan kırılıyor umutlarım.Ezan sesi kulağımda.Dilim duada.Anlamı var mı yarınların yada dünlerin.Bir sabah vakti inme gibi yerleşti yokluğun kalbime.Aşkımı keşfettim o an.Aşkımın ölümsüzlüğünü.Zaten hep severdim seni.Ayrılışlarımızda merdivenin ilk basamağında sulanırdı gözlerim.İğde ağacının altındayım.Hemen önümdeki toprak yolda babasının elini tutmuş havuç kafa bir oğlan.Bak ne diyeceğim.Ama kimseye söyleme.Hiçbirşeyi kıskanmıyorum bu çocuktan daha fazla.Ellerine iyi yapış oğlum diyorum.Gün olur tutmak istersin hayaliyle yetinirsin.Babana iyi bak çocuk.Ellerini uzatırsın boşluğa düşer.
         Bir türkü son günlerde dilimde."Bu da gelir bu da geçer ağlama" diye.Sen severdin bu türküyü çok.Yürek atışımın son bestesini sana yapacağım babam.Beste sen,güfte sen,nakarat sen.Sen işte.Düşünüyorum da tanrı bazı kullarını aşk için yaratırmış.Allah aşkı,evlat aşkı,anne baba,vatan aşkı.Aşk işte.Şems gibi yakar Yunus gibi ağlatırmış.Örülmüşse sana cennetin ağları varsın aksın be babam aşkın gözyaşları.

12 Aralık 2015 Cumartesi

her zaman umut var

               Kör bir kuyuya düşüşün öyküsü var bu sefer mektubumda.Yok yok sakın kör mör dipler kuyular dedim diye panikleme.Evet düştüm.Yıllar önce.Senin gidişinden az zaman sonraydı.Dünyam yıkıldı.Evim yıkıldı.Ailem yıkıldı.Başımda koskoca bir dünyanın alametleri,koynumda evlatlarım ve ümitlerim.Evet kör bir kuyuydu. Ne dibini, nede seni çıkaracak halatı göremediğin bir kuyu.Elbet zordu.Korkuyordum.Sanki hiç aydınlanmayacak bir karanlık ve sessiliğin dermansızlığı...Tuhaftı...Sanki ben bir hayaldim sadece yaşananlar gerçekti.Tuhaftı...umutlar başucumdaydı ve gece susayarak uyanıp ağzımın kuruluğunu gidersin diye saldırdığım su bardağımdan yakındı.Umut hep vardı baba..İşte bu umutlar halat oldu yoluma.Çıktım tek tek düştüğüm kuyulardan.Şimdi mutluyum.Rahatım yerinde.Borcum yokkk harcım yok.Evim güzel,eşim dostum güzel.Ben güzelim çocuklarım güzel.İyiyiz babam yaa güzeliz işte.Hani derler ya keyifler tıkır.Arkadaşlarım,işyerinde müşterilerim çeşitli antideprasanlar alıyorlar.Ben umut alıyorum.Sabah akşam bir dozaj.Nasıl sevmeyeyim özlemeyeyim seni.Umudu da sen öğrettin bana."Her şeyde bir hayır var.İllaki sonu senin için iyi olacak.Sabret sonu selamet "derdin.Sabrettim babam.Bazen çok bazen az.Ama hep sabrettim.Şimdi uçsuz bucaksız ormanda kaybolsam,aç suzuz kalsam,rüzgarın dallara vuran sesi içimi ürpertse yine de korkmam.Çünkü ben en iyi bilenlerdenim.Her zaman umut var......

kızımın babası evlendi bugün baba

              Kız çocuğunun kaderi annesinden derler.Derler de nasıl yanılıyorlar bilmezler.Benim kızımın kaderi annesine benzemiş.Babasını aldığı nefes kadar seviyor.Bana bağımlı,beni de seviyor,düşkün ama babası onun için bir idol, bir efsane.Benim gibi.BEN DE ANNEMİ ÇOK SEVİYORUM.Onun içın tüm organlarımı tek tek ellerimle çıkarıp veririm.Allah anacıgımı başımızdan eksik etmesin.Babam kendimi bildim bileli benim mağbetim.Korunagım.Sevgi limanım.Yemek yemesinden gülüşüne,ağır endamlı yürüyüşünden askeri sivil kıyafetine kadar hayran olduğum mirasım.Aslında hakketten birini nefesim kadar seviyorum demek doğru mu bilmiyorum.Ya son nefesimi verirsem.Oysa biliyorum babacım, ben seni ölümle bile seveceğim.
              KIZIM...TORUNUN...KIYMETLİN...Ailemizin,sülalemizin,eşimin dostumun kıymetlisi...CEYLİNİM....Kızımın babası evleniyor bugün baba....Sana ihtiyacım var.Burda olsan,kızıma,babasını kaybetmediğini, her zaman en çok yine onu sevceğini,, aslında kaybetmenin içinde kazanmaların saklı olduğunu anlatsan.Gülümseyen gözlerinin içinden hüznü  tutup çıkarsan.Koca bedenindeki o,küçücük kalbe uzansa ellerin.Akşamüstü gelicek.Onu sinemaya götürücem.Komedi bir film var vizyonda.Azcık neşelensin diye.Sana yazdığım bu mektubu okutucam.İnan bu ona iyi gelecek."Bak annecim"diyeceğim."Ben kaç yaşındayım,benim babam çok uzaklarda.Ama ben yine onu sevebiliyor konuşabiliyor hissedebiliyorum.Sen çok şanslısın.Baban hayatta ve seni çok seviyor.Her zaman yanında olacak.Sadece evlenip sıcak yuva istiyor.Sakın üzülme.Senin baban seni çok seviyor. Elini yüreğini uzattığın her yerde ona değersin.Üzülme babalar asla kaybolmaz.Kayıp olmaz".
            

9 Aralık 2015 Çarşamba

yangınlarda üşüyorum

        Sanırım kış geldi.Bu gece anladım.Senin Kıbrıs"tan çeyizime aldığın battaniye yetmiyor artık.Yün yorganı çıkarma zamanı geldi.Sensiz bir kış daha...Daha soğuk daha sığ...Hoş ben ne temmuzlar gördüm bunca yıl.Yangınlarda üşüdüğüm.Terlerken dizlerimi karnıma çekip tir tir titrediğim.
         Hatırlar mısın babam bilmiyorum ama ben zaman zaman seninle Karşıyaka Çarşısına gittiğimiz günlerde dolaşıyorum hatıralarımda."Ne alalım,ne istersin"diye sorardın.O kadar çok şey olurdu ki aklımda hiçbirini söyleyemezdim.İstesem alırdın,kırmazdın biliyordum ama sana kıyamazdım.Sen bana, ben sana kıyamaya kıyamaya çarşı gezilerimiz elimizde balık,salata için yeşillik torbasıyla biterdi.Sonra güle oynaya döndüğümüz evimizde annem telaşla açardı kapıyı."Saat kaç oldu,nasıl yetişçek yemek"diye.Soframıza her zaman ekmeğin yanına huzur katık olurdu.Mutluyduk babam.Belki eksiklerimiz hep olurdu ama mutluyduk.Sırf bu yüzden hiçbirimizin kıskançlık duygusu gelişmedi.Ne bir arkadaşimizin ayakkabısını ne de şık evlerini ksıkandık.Sen sevginle babalığınla öyle doyururdun ki nefsimizi hiç bir şeyde aklımız kalmadı.Şimdi bunları düşününce Çeşme"de şık bir otelin havuzunda, üstümüzde marka bikinilerimiz,dore renkli şakır şakır parlak plaj çantamız,güneş tepemizde aylardan temmuz ve ben YANGINLARDA ÜŞÜYORUMMMM

7 Aralık 2015 Pazartesi

Babama

Şimdi ruhun nerede, nasılsın?
Bilemiyorum beni görüyor, uyurken saçlarımı seviyor musun?
Bilmiyorum benim özlediğim gibi sende özlüyor musun?
Sensiz hiçim baba, sensiz hainim. Seni benden alan Azrail'in kini, hayatın kini sardı nefesimi. Sensiz bu beş kuruşluk dünyaya bazen katlanamıyorum.
Annem iyi, kardeşlerim, torunların, geride bıraktığın namusum şerefim iyi. Gel gör ki ben iyi değilim. Zaman dediler, geçer dediler, alışırsın dediler bana yalan söylediler. Kokuna doyamadığım boynunda başım, sana akıttığım her damla yaşım, gül kokulu evlatlarımın omzuna akıyor artık. Onlara bakma gücünü bile senden alıyorum. Kaderimi azat ediyorum babam. Çocuklarımı, annemi, kardeşlerimi, bahçemi, yatağımı yastığımı seviyorum. Gittiğinden beri kabak çekirdeğini evime almıyordum çünkü sen çok severdin. Dün pazardan aldım. Dedim ya azat ettim. Küstüğüm şeylerle barışmaya başladım. Hayatla da... Ama yine de bil ki ben hep seninleyim. Her şey dilimden senin pamuk kalbine. Hala seninleyim. Oradaki meleklere haber uçursana, sık sık rüyama getirip, kavuştursunlar babama...

Eksik yanım

Tek eksiğim, tek hayalim, tek ihtiyacım sana sarılmak. Kokunu ciğerime çeke çeke...
Bugün anneme ''Cennet ayaklarının altında ya ben o ayakları başıma taç ederim benim güzel annem'' dedim. Gözleri doldu. O senin aşık olduğu yeşil gözleri. Hala seni çok seviyor. Hala senden bahsederken, sana yazdıklarımı okurken, derinlere dalıyor. Doğum gününde ona hediye ettiğin tül çiçeği var ya baba bu aralar hastaymış, solmaya başlamış. Onu dert etmiş kendine. Üzülme dedim. Ben yenisini alırım. ''Onu baban almıştı'' diye usulüne uygun azarladı beni. Gülüşünde cennet var annemin. Saatlerce uğraşıp hazırladığı yemekleri dört çocuk bir de sen on dakika da tüketince nasılda düşerdi yüzü. Sen '' Madamım ellerine sağlık yine döktürmüşsün'' derdin, keyfi yerine gelirdi.
Her gece gözlerim uykusuz sabahlarıma selam söylüyor. Her gün bir öncekinden daha çok özlüyorum. Hayat bir şekilde esir almış göğüsüne beni. Gitmek istiyorum göndermiyor. Eksik yanım... Herkese ettiğim duamsın, Allah kimseyi annesiz babasız bırakmasın. Yoksa hayat elinden gider. Umutlar tıpkı bir yankı gibi kalbine geri döner. Sen sensindir ama yüreğin eski yürek değildir. Benim gibi senin gibi her öksüz yetim gibi... Cennete selam söyle babam...

Bu babasızlık bir gün beni öldürecek....


Gece

Geceleri bir başka özlüyor insan... Sabah kalkıyorum annelik yapıyorum, ev hanımlığı yapıyorum, iş hanımlığı yapıyorum, komşuluk, akrabalık yapıyorum. Fırından ekmeğimi alırken kaşla göz arasında fırıncının annesinin hastalığına üzüldüğünü dinliyorum. Kızımın saçlarını tarıyorum. Bakıyorum ayakkabılarımın burnu yıpranmış, boyuyorum. Çayı demliyorum sevdiğin gibi...
 Bunların hepsini kumandaya bağlanmış bir robot gibi bazen heyecanla bazen severek bazen de söylenerek yapıyorum...Her şey bitiyor kızlar yanağıma kocaman sıcacık bir öpücük bırakıyor. Ben üstlerini örtüyorum, onları Allah'a emanet ederek...
İşte şimdi sen ve ben. İşte şimdi gece.
Geceleri bir başka özlüyor insan babam. Yanlızlığımın arkadaşı, kalabalığımın tek sırdaşı. Hatırlar mısın babacığım, annem komşu gezmesine gittiğinde gizlice beni arar; ''Hadi dedikodu varsa anlat'' derdin. Anlatırdım sana üst komşum Tülay'ın yedi çocuklu ailesini, tipini sevmediğim satış müdürünü, hemen bir alt sokağımda kurulan pazardaki fiyatları yani her şeyi...
Aslında değişen hiçbir şey yok. Şimdide her bir şeyi anlatıyorum, eksiksizce, dümdüz...
İşte yine gece. İşte yine ömrümün bir gününün sonu. İyi geceler babam...

Yüreğini Sevdim


Ben hayatta en çok babamı sevdim... Yüreğini sevdim... Daha düşeceğimi gözlerimden anlar, düşmeden, o heybetli ellerini uzatır, kaldırırdı... Asıl olan da bu değil mi? Kızlar, babalarının yaptığı eylemleri, söylediği şeyleri asla unutmazlar.
Sormuştum bir gün; ''Bu kadar çok şeyi nereden öğrendin'' diye. ''Bana da babam öğretti'' demişti. Sırf bu yüzden tanımadan dedemi de sevdim. Sevdiklerini incitme demiştin. Bir gün incitmek için bile bulamayacaksın. İncitmedim baba... Seni hep dinledim. Yaslandığım dağdın, kavrulduğum ağustos sıcağında serinliğimdin. Küçük kızın hayrandı sigara içişine, sazın tezenesini tutmana, Kuran'ı Kerim'i elinde paha biçilmez mücevher gibi tutuşuna... Hayrandım, annemi sevişine... Soframıza duyduğun saygıya.
Her dediğinde haklı çıkan, burnumun dikine bile gitsem yanımda olan; babam...
Ben her şeyi senden öğrendim. Ben seni çok sevdim... Yüreğini sevdim...

5 Aralık 2015 Cumartesi

Vuslat

Hani derler ya, ''Tek derdim sensizliğim...''
Gece boyunca buğulanmış otobüs camında gözlerim kapalı ve yine aklımda sen... Kaç gündür derdindeyim. Seni görememenin, kokuna duyduğum hasretin birleştiği an bu an. Vuslat...
Epey oldu rüyama da gelmiyorsun. Uyandığımda gitmemen için yalvardığım saniyeler aklımda. Aslında her gün sana bir şeyler yazıyorum. Yedi yıldır bu böyle... Bazen okuduğum kitabın arasında, bazen seyahat çantamda, bazen kızımın yastığının altında rastlıyorum onlara...
Sana söyleyecek o kadar çok şeyim varken, sadece yazmakla yetinebiliyorum. Ama ben seslerin, insanların bir gün yok olsa da yazıların olmayacağını biliyorum.
Biraz sonra otobüs çay molası verecek. Ne çok severdin değil mi? İki çay söyleyeceğim... Biri benim biri senin. Bazen molalar hiç bitmesin istiyorum. Sen aklımdayken o an dursun istiyorum. Çok özlüyorum baba ne yapayım çok özlüyorum...

Taptığım Tek Adam

14 Eylül 2008 hain bir pazar günü... Avucumuzdan uçup gittin. Bir tek gün bile kabullenemedim gidişini. Saatim nerede diye soruşunu. Bize el sallayışını ve hemşirenin buz gibi bir sesle '' Başınız sağ olsun'' deyişini bir tek gün unutmadım. Biliyor musun babacığım?  Her gün hastayım. Tüm organlarım tek tek iflas ediyor. Sağ olsun herkes arıyor soruyor ama ben sen sor istiyorum. Eskisi gibi elimi tut saçımı okşa iyileşeyim. Öyle özledim ki, son namazında taktığın takkeyi koklamak yetmiyor artık. Mustafa'mı, amcamları kokluyorum. Biraz avunuyorum ama o da geçiyor. Yani babam, kısaca, özce yani...
Yıllar geçti. Yıllar eskidi. Hasretin hiç eksilmedi. Bu hayatta ölümüne sevdiğim, güvendiğim, hayran oldugum tek adam. Beni senin gibi kimse sevmedi.
Seni çok seviyorum babacığım...